SGK BAŞKANINA 21.11.2014 TARİHİNDE GÖNDERDİĞİMİZ YAZI

SAĞLIK SEKTÖRÜNE FARKLI BİR BAKIŞ
24 Eylül 2020
TÜRK YOĞUN BAKIM DERNEĞİ (TYBD)
24 Eylül 2020

Sayın Başkan; Konu; Gereksiz ve yanlış ilaç kullanımı Sosyal Güvenliğin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. AA muhabirine yapmış olduğunuz açıklamada “Akılcı İlaç Kullanımı Projesini” hayata geçirme ihtiyacında olduğunuzu değerlendirmişsiniz.

Sayın Başkan;

Konu; Gereksiz ve yanlış ilaç kullanımı Sosyal Güvenliğin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.

AA muhabirine yapmış olduğunuz açıklamada “Akılcı İlaç Kullanımı Projesini” hayata geçirme ihtiyacında olduğunuzu değerlendirmişsiniz.

Bu çok gecikmiş ama derhal uygulanması gereken kararınız için sizi kutluyoruz.

Tüm gelişmiş ülkelerde olması gereken uygulama “Koruyucu Tıp”, “Koruyucu Eczacılık” olmasına rağmen, ülkemizde maalesef yıllardır, “Tedavi Edici Tıp” uygulanmaktadır. Bunun sağlık profesyonelleri arasındaki adı “önce hasta et, yatakta öp” sistemidir.

Bu sistemin sonunda yıllarca ”Akılcı İlaç Kullanımı’ diyerek ne yazık ki “Akılsızca Antibiyotik Kullandık”,

Bunun sonunda Süper enfeksiyonlara etkili Antibiyotik sıkıntısı çekiyoruz.
Hastane enfeksiyonları (nozokomiyal) patladı.
Enfeksiyonların, Ameliyatın on katı masrafa yol açtığını söylüyor, bilim adamları

Hastalıklar sebep değil, sonuçtur,

Hastalıkları meydana getiren kaynak sebepler dengeli ve yeterli beslenememe, bilinçli hijyen ve etkin el yıkama kurallarına uymamak, hijyen farkındalığı ve alışkanlığının toplumda yerleşmemesi, hareketsizlik, spor yapmamak, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar vb.

Koruyucu Tıbbın en önemli enstrümanları; Güvenilir üretim yerlerinde üretilen, güvenilir, formülüne ve standartlarına uygun, Antiseptik-Dezenfektanlar ve Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaya yarayan, yeterli ve dengeli beslenememe durumlarında mutlaka bilinçli ve düzenli kullanılması gereken Takviye Edici Gıdalar (TEG) dır.

Sayın Başkan;

Size iddia ve üzüntü ile belirtmek isterim ki, yukarıda bahsettiğimiz Koruyucu Hekimliğin en önemli ürünleri olan Antiseptik-Dezenfektanlar ve Gıda Takviyeleri üretim yerlerinin %90’ı merdiven altıdır, ve bu durum maalesef herkes tarafından bilinmekte ama herkes bir şekilde menfaatim var diye görmezden gelmektedirler.

Merdiven altlarında üretilen bu tür ürünlerde:
“ Mikrobiyal kontaminasyon” ve “Toksikolojik Risk” bulunması ihtimali nerede ise %100 dür.

Bu ürünler kesinlikle “HASTA YARATMAKTADIR”

Bilinçli olarak yaratılan bu hastaları da SGK’mız bütçesinde Kara Delik verme pahasına tedavi etmeye çalışmaktadır.
Bu resmen aklını kullanmamak, kaynaklanmızı ve zamanımızı akılsızca tüketmemiz anlamına gelmektedir.

Sadece durum tespiti yaparak, şikayet, etmek değil, sizinle bunun sebeplerini ve çözüm önerilerimizi de paylaşmak istiyoruz,

Farmasötik formdaki tüm Sağlık ürünlerinin GMP (İyi İmalat Uygulamaları) sertifikalı üretim yerlerinde üretilmesi bilimsel ve evrensel bir zorunluluktur.

Ülkemizde bu işin uzmanı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TITCK) dır.

Ne yazık ki yukarıda bahsettiğimiz İnsan Hijyenine yönelik, Tip 1 Biyosidal Antiseptik-Dezenfektanlar (23 farklı Biyosidal ürün grubu vardır) Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı denetiminde.
Takviye Edici Gıdalar (TEG) ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kontrol ve denetimindedir.

Her iki kurumda da GMP’den, Farmasötik ürün grubu üretim ve kontrolünden anlayan uzman ekip bulunmamaktadır.
Bulunmadığı içinde üretim yerleri için sadece İşyeri Açma Çalışma Ruhsatını yeterli görmekle ve ürün güvenirliğini Belge üzerinde sağlayabileceklerini zannetmektedirler.

Geçmişte ve bugün tüm hastanelerimizde formülünün onda birine varan rakamlarda etken madde bulunan Antiseptik-Dezenfektanlar ihaleler ile alınmakta ve yukarıda belirttiğimiz Üzere, gelişmiş ülkelerde normal bir olay değil Tıbbi Hata kabul edilen Hastane Enfeksiyonlarının ölümlere varan riskleri ile vatandaşlarımız karşı karşıya kalmaktadır.

1934 senesinden beri Antiseptik-Dezenfektan üreten, bu konuda tüm Türkiye’nin tüm formüllerdeki ihtiyacını karşılayabilecek kapasitedeki Merkez İlacın Yönetim Kurulu Başkanı olarak bu acı gerçeği her türlü zeminde haykırıyorum.

Arzu ederseniz tüm bilgi ve belgeleri sizinle paylaşacağımızı bilginize arz ederim.

Sayın Başkan,

İzninizle bu konudaki naçizane çözüm önerimizi de sizinle paylaşmak isteriz.

Antiseptik-Dezenfektanlar ve Gıda Takviyeleri tüm dünyadaki örneklerinde olduğu gibi derhal GMP sertifikalı yerlerde ve bu işin uzmanı TITCK’nın kontrol ve denetiminde üretilmelidir.

İlaç Fabrikalarımız, günde 2 vardiya hesabı ile %30-40 kapasitelerde çalıştığına ve bu fabrikalarda yasal olarak Veteriner ilaç üretildiğine göre bahsi geçen bu ürünlerin de ilaç Fabrikalarında üretilmesi ile hem kaynaklarımız doğru kullanılmış olacak, daha da önemlisi ürün güvenirliği kaynakta temin edilmiş olacaktır.

Merdiven altı üretici olması için, bu firmaları görmeyen bürokratlar, görmedikleri gibi ürün ruhsatı vererek yasallaştıranlar olduğu gibi, bu firma ürünlerini alıp-satanlar (Ecza deposu-Eczane) ve kullanan hastaneler olması gerekmektedir.

Kurumunuzun Hastanelere yapacağı bir duyuru ile GMP sertifikası bulunmayan yerlerde üretilen Antiseptik-Dezenfektan kullanan hastanelerden çıkacak Antibiyotik reçete bedellerini karşılamayacağınızı söylemeniz bize göre konuyu kökten çözecektir.

Hastane ihale şartnamelerinde bu tür ürünler için hazırlanan şartnamelere de sadece alınmak istenen formül ve GMP sertifikasının istenmesi yazıldığı taktirde (ilaç alımlarında olduğu gibi) bizim sivrisinek olarak gördüğümüz merdiven altı üreticiler yok olacak, çünkü bataklık kurutulmuş olacaktır.

Aynı şekilde TİTCK’nın da Ecza Depoları ve Eczanelere yapacağı duyuru ile Merdiven altı ürünleri alıp satan Ecza Depoları ve Eczaneler tespit edildiği takdirde yeni torba kanuna göre büyük para ve hapis cezaları ile karşılaşacaklarını hatırlatmaları çözümün diğer parçası olacaktır.

SGK Başkan Yardımcısının sunumunda, SGK bütçe açığının 22 Milyar olduğunu, Sağlık harcaması içinde İlaç harcamasının %31,41 olduğunu, bunun çok yüksek olduğunu, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi %15-25 lere indirme çalışmalarının yapıldığını öğrendik.

Rakamlar yakıcıdır, bu sıcağa kar dayanmayacağına göre SGK maalesef açıklarını kapatabilmek için vatandaş aleyhine daha acıtıcı tedbirler almak zorundadır.

Bizim inancımız, Koruyucu hekimliğe önem verip ve onun enstrümanları olan Hijyen ve Gıda Takviyelerinin ürün güvenliği sağlanıp, koruyucu hekimlik kuralları uygulandığında hasta sayısı ve dolayısı ile reçete sayısının ve tutarının azalacağının mutlak olacağıdır.

O zaman SGK’nın aynı hatta daha da azalacak bütçesi ile Sağlık Hizmetlerini vatandaş açısından tamamen bedelsiz hale getirilebileceği ve başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık mensuplarımızın azalan hasta sayısı ile orantılı olarak muayene ve tetkikler için daha fazla zaman ayırabilecekleri yönündedir.

Bu ülke bizimdir, SGK bizimdir, SGK’nın açıklarını devlet değil hepimiz ödüyoruz.

Aklımızı kullanmamızın zamanı çoktan gelip geçmiştir.

Koruyucu Tıp uygulamaları ile zararın neresinden dönersek kâr olacaktır

Bizden isteyeceğiniz her türlü bilgi ve belgeyi vermeyi emir kabul edeceğimizi tekraren arz ederiz.

Saygılarımızla.

Ecz. Mehmet ŞAPÇI
Yön. Kur. Bşk.